Rafael Benitez'in görevden ayrılması ve kulübün içinde olduğu borç batağının gün yüzüne çıkmasıyla bir kriz dönemine girmiş olan Anfield canavarları, kurt hoca Roy Hodgson'ı takımın başına getirdi. Ligin ilk haftalarında alınan kötü sonuçlar ve oynanan kısır futbol Avrupa Ligi elemesindeki Trabzonspor galibiyetiyle unutulmuş olsa da, borçlar yüzünden Mascherano'nun Barça'ya satılması ve Hodgson'un yönetime yönelik eleştirileri kulübün geldiği son noktayı gösteriyor. Gitmesi beklenen Fernando Torres'in takımda kalacağını açıklaması ve Hodgson'un Fulham'da olduğu gibi Avrupa Ligi'ne göz diktiğini söylemesi umutları biraz olsun canlı tutmakta. Ancak, Premier Lig'de başarının bu sene bir hayal olduğunu düşünürsek, Avrupa Ligi'ndeki erken bir veda, takımda ister istemez yeni operasyonlara yol açacak ve borçların ödenmesi için Dirk Kuyt, Fernando Torres gibi isimler büyük ihtimalle takımdan ayrılacak. Galatasaray'ın kulübün borç batağında yüzdüğü bir dönemde, UEFA kupasını aldığını anımsarsak, Liverpool'un bunu başaramaması için bir neden olmadığını görürüz. Önemli olan yönetimin de Avrupa Ligi başarısının önemini kavraması ve finansal sorunları teknik kadroya yansıtmaması... Haraç-mezat satılacak futbolcular ve transfer söylentileri, taraftar tepkisi ve başarısızlıktan başka birşey getirmeyecek. Tam da bu noktada Hodgson'un "Torres satılık değildir" açıklamasına yönetimden de bir teyit gelmesi gerekiyor, çünkü bu açıklama taraftarı rahatlatmış, takımın kaybolan huzurunu geri getirmiştir. Ama görüyoruz ki Hodgson ve taraftar beraberken yönetim "You'll never walk alone" yerine "You can walk alone, I'm on my own way" demekte. Ne diyelim, umarız eski Liverpool'u tekrar görürüz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder